29 Ocak 2012 Pazar

The Cranberries ve Nohutlu Pilav (Eski Yazım)

Çocukluğumda birisi yanıma yaklaşıp, kulağıma "Gelecekte bir konserde nohutlu pilav yiyeceksin" şeklinde fısıldasaydı ona büyük olasılıkla "Adamım git işine" ya da "Hadi oradan meczup" gibi tepkiler verirdim fakat işin ilginç tarafı böyle bir fısıldama olmamasına rağmen The Cranberries konserinde nohutlu pilav yedim.Konserden hemen önce yiyecek satışları yapılan bölüme odaklandım ve nohutlu pilav'ın sıra beklemeden alınabildiğini öğrenince hemen satın aldım pilavımı.Dolores O’Riordan şarkılarını seslendirmeye başladığında plastik kaşık yardımıyla pilavımı afiyetle yiyordum.Konserin müzikal keyfini, hazzını orada bulunmayanlara ifade edebilmek, hissettirebilmek oldukça zor.Sadece konserde bulunan ve notalar ruhlarına tek tek işlenen kişiler ancak bunu anlayabilirler.Bugüne kadar gittiğim sekizyüzelli konserde (Daha az olabilir, çok emin değilim) gördüğüm insan profilleri bu konserde de karşıma çıktı; Profil bir : Konsere geliş amacı sadece müzik ve müzikal keyif olan, konserlerde bulunmasını çok istediğim insan tipi Profil iki : Bayan arayan bay, bay arayan bayan (Bay arayan bayanların sayısına "x" dersek bayan arayan bayların sayısı "16 x^2/2!" formülü ile kolayca hesaplanabilir) Profil üç : Konsere nohutlu pilav yemek için gelen insan tipi!

28 Ocak 2012 Cumartesi

Tok Karnına Ev İçi Sosyallik

Atom Fiziği’nin çözülememiş problemlerinden daha zordur evde tok karnına yapacak bir şey bulamamak.Yemekler afiyetle yenilmiş, hazır kahvemiz içilmiş artık ev içi sosyallik saati gelmiştir.Televizyon kanallarını dolaşırken iki tür yapım ile karşılaştım, birincisi ‘ copy-paste ‘ yöntemi ile hazırlanmış sözde komedi dizileri ki esprileri küfür ve argo tabanlıdır, ikinci tür ise dramatik ve göz yaşı içeriklidir.Ülkemizde yaşadığımız deprem, terör gibi üzücü ve yıpratıcı olaylar bünyemin dramatik taşıma kapasitesini doldurmuş hatta taşırmıştır bile, dolayısıyla ikinci türe erken bir veda gerçekleşti.Bir son dakika gelişmesi olarak aklıma gelen birkaç tür daha vardır, bunlar da tartışma ve yarışma programlarıdır, bunlar zaten ev içi sosyalliğimde kategori dışıdır, elendiler malesef. Televizyon kapatılır; hem kumandadan hem tv nin üzerindeki dairesel içinde çizgicik bulunan logo nun bulunduğu düğmeden, kırmızı ya da markalara göre farklılık gösteren renkli ışık söner. * Televizyonun kapatılmasıyla yaşadığım sendrom bir üst levele çıkarak paradox halini alır, karnım hala toktur ve hala yapacak bir şey yoktur.Aslında bir şeyler okumak iyi bir çıkış yolu gibi gözükmektedir fakat okuma isteğim minimal düzeylerde dolaşmaktadır bu gece.Bir anda içimden yazmak geldi ve böylece başladım okuduğunuz satırları yazmaya.Gönül isterdi ki cümleme ‘ Glokalizasyon sürecinde inovatif yaklaşımlar ve etkileri ‘ türünden fiyakalı ve bilimsel terimlerle başlamak ve okuyucuyu ne bilgili ve değerli bir yazar imajı ile büyülemek fakat gönlümün isteği ile kelime hazinemi buluşturduğumda aralarında derin uyuşmazlıklar ve kalibrasyon farklarına rastladım.En iyisi günlük kelimelerimi kullanarak bir şeyler yazmaktı, fiyakalı kelimeler kullanmak için çok genç ** ve hazırlıksızdım.Sözcükler arasında dostluklar kurup onların anlamlı cümleler haline dönüştüğünü görmek keyif vericiydi. * enerji tasarrufu ** 30 artı-eksi 1